Uzman Psikolog Bahar Yasin, savaş anlarına tanıklık eden bireylerin yaşadığı psikolojik çöküntüyü tedavi etmenin çok zor olduğunu belirterek konuya ilişkin açıklamalarda bulundu.
HABER-BERAT ASLAN
Sirenler, tanklar, korku dolu anlar, metroya sığınan insanlar, sığınaklara götürülen çocuklar, yarım kalan hayatlar, cansız bedenlerle birlikte toprağa gömülen hayaller ve daha fazlası… Savaş bölgelerinden aşina olunan görüntülerin son adresi Filistin.
İsrail’in saldırısına uğrayan ülkede halkın bir bölümü yurdunu terk ederken, kalanların korku dolu bekleyişi devam ediyor. Uzmanlara göre savaş ve çatışmalar nedeniyle travmalar görülüyor, akıl sağlığını korumak zorlaşıyor ve oluşan psikiyatrik sorunların etkileri uzun sürüyor. Çatışma ve savaşların neden olduğu kayıp, yaralanma, korku, kaygı ve tedirginlik gibi durumlar, toplumlara “psikolojik yıkım” olarak dönüyor.
Sadece savaş bölgelerindeki kişilerde değil; çatışma, bombalama ve benzeri olayları haber ya da çeşitli paylaşımlar yoluyla takip edenlerin ruh hallerinde de olumsuz etkiler görülebiliyor. Savaş ve çatışmaların toplumların ruh hali üzerindeki etkilerini konuştuğumuz uzmanlar, bu tip olaylar nedeniyle psikososyal destek ihtiyacının katlandığını söylüyor.
SAVAŞLARDA EN ÇOK ÇOCUKLAR ETKİLENİYOR
Savaş ve çatışma gibi durumlardan en çok etkilenen grupların başında çocukların geldiğini ifade eden Yasin, “Yetişkin bireylerin oturmuş bir kişiliği var, çocukluk çağında ise tam da kişiliğin oluşmaya başladığı zamanlarda bu tür olaylar bireyleri şekillendiriyor” dedi.
Savaşın yaralarını psikologlar ile psikiyatrlar bile saramadığını dile getiren Yasin, “Bu olayların neden olduğu ruhsal yıkımlarda uzmanların bile elleri kolları bağlı kalabiliyor, travma sonrası stres bozukluğu örneklerine bakıldığında, onlarca yılda bile iyileşemeyen bireyler var.
Bugün herhangi bir psikiyatrik hastalık gözükmese bile savaş anına tanıklık etme durumu, yıllar sonra bile bu kişilerde böyle durumların (psikiyatrik hastalık) ortaya çıkmasına neden olabiliyor. Savaş anlarına tanık olanlar, ileride psikolojik açıdan tedavi almalarına rağmen iyi yanıt veremeyebiliyor” şeklinde konuştu.
Savaşların yetişkinlerde depresyon, anksiyete, travma sonrası bozukluğa yol açtığı, psikoz ve şizofreni gibi durumlara neden olabildiğinin altına çizen Psikolog Yasin, çatışma ortamında bireylerin canavara dönebildiği uyarısı yaparak, “Hayatta kalma güdüsü tavan yapar. Örneğin, suda boğulan biri varsa temkinli yaklaşmak gerekir çünkü o kişi can havliyle kurtulmaya çalışırken sizi de boğabilir. Hayatta kalma modu insana her türlü kötülüğü yaptırabilir. Savaş, insanlıktan çıkmanın (dehumanizasyon) en uç noktasıdır” yorumunda bulundu.
Uzm. Psikolog Yasin, savaş ortamı nedeniyle korku, çaresizlik, anlaşmazlık ve nefret duygusu hâkim hale gelirken yaşamın ve gerçekliğin sorgulandığını ifade etti.
Böyle durumlarda her şeyin “anlamsız” hale geldiğini belirten Yasin, “Mal, mülk, eğitim, aidiyet, din, inanç ve beklenti gibi kavramların bir anda adeta “çöp” oluyor. Tamamen tesadüf ve korku ile beklemek, uzlaşma, barış, huzur, sağlık, mutluluk, enerji ne kadar anlamlıymış, farkına varma” dedi.
“SAVAŞ, TRAVMA VE TRAVMA SONRASI STRES BOZUKLUĞU DEMEKTİR”
Savaşta kazanan tarafın bulunmadığınıda dile getiren Yasin, “Savaş demek ölüm demektir, ayrılık, kayıp ve yas demektir, travma ve travma sonrası stres bozukluğu demektir. Savaş, zorunlu göçü de beraberinde getirir; göç de katman katman kayıp demektir. Can kaybı, uzuv kaybı, toprak kaybı, mal mülk kaybı, geleceğe dair umutların ve hayallerin kaybı, kimlik ve prestij kaybı savaşın ve göçün neden olduğu kayıpların sadece bazılarıdır… Savaş, zorunlu olarak askerliğe çağrılan erkekler, babalarıyla vedalaşmak zorunda bırakılan çocuklar, evladını kaybeden anneler babalar demektir; her yönüyle acı, elem, keder demektir. Savaşın karşısında barışın tarafında durmanın mesleki, vicdani ve insani sorumluluk olduğunu” ifade etti.
“HEM SICAK SAVAŞI DOĞRUDAN YAŞAYAN İNSANLARA HEM DE DOLAYLI ŞEKİLDE ETKİLENENLERE PSİKOSOSYAL DESTEK SAĞLANMALI”
Savaşın, yalnızca ona tanıklık eden bireylerde değil, haberleri takip edenlerde de korku, dehşet, güvensizlik ve çaresizlik gibi duygulara neden olduğunu ifade eden Psikolog Yasin, “ Savaş anlarında duygu durumunda ani değişiklikler yaşanabildiği, uyku ve iştah problemleri görülebildiği, sosyal anlamda geri çekilme, ilgisizleşme halinin artabildiği, tepkisizlik, hissizlik ya da tam tersi aşırı tepkili, öfkeli ve toleranssız olma halinin görülebildiği, konsantrasyon kaybı ve motivasyonda, işteki performansta azalma; savaşı, çatışmayı, ölümü hatırlatan her şeyden kaçınma, olayı tekrar tekrar yaşama hissi görülebilir. Sıcak savaşı doğrudan yaşayan insanlara hem de dolaylı şekilde etkilenenlere koruyucu, önleyici ve destekleyici nitelikte uzun dönemli psiko-sosyal destek mutlaka sağlanmalı” ifadelerine yer verdi.